1979 yılında açılan Aphrodisias Müzesinde sadece Aphrodisias’dan kazılarla bulunmuş eserler sergilenmektedir. Eserlerin çoğunluğunu heykeller oluşturmaktadır. Afrodisyas’da yapılan ilk müze çok küçüktü. Daha sonra yapılacak büyük müzenin yerine, eskisine ek bir müze yapılması; burada da Sebastion yontularının sergilenmesine Kültür Bakanlığı, Anıtlar Kurulu tarafından karar verilmiştir.
Müze ek binasının altında çok önemli olmayan Roma, Bizans döneminden duvarlar mevcuttur. Müzenin içi çelik bir yapı ile tasarlanmış ve yapı kazıklar üzerine oturtulacak biçimde düşünülmüştür. Kazıklar hiçbir duvar kalıntısına denk gelmeyecek, hiçbir ağaca dokunmayacak biçimde yerleştirilmiştir. Sebastiona ve yontulara uygun olan 180 cm aralıklı çelik ayaklar, 5.40 m açıklığı geçen çelik kirişlere oturtulmuştur. Böylece havada tutulan yapının altına girilip her şey görülebilmektedir.
Dış duvar, yerli (Çanakkale Seramik, özel ölçülerle) klinker ardında sırasıyla hava boşluğu, ısı, nem yalıtımları, yine hava boşluğu, alçıpan olarak tasarlanmıştır. Yapının ışık dağılımı Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilgili biriminde incelenmiştir. Tüm yapı 2007’nin Ekim’inde 7 ay içinde bitirilmiştir. Toplam inşaat alanı 745 m²’dir.
Aphrodisias’da İ.Ö. 1.yy. ile, İ.S. 5. yy.lar arasında çok nitelikli eserler veren bir heykel okulunun varlığını biliyoruz. Mermerler kentin 1 kilometre kuzeyindeki mermer ocaklarından getiriliyordu.
Aphrodisias Müzesi, batı Anadolu’daki bilinen en olağandışı, göze çarpan müzelerden birisidir. Kazılar sırasında ortaya çıkarılan haliyle, anıtlar burada sergilenmektedir. İlk halleriyle bulguların incelenip göz önüne getirilmesi, bu antik anıtların ihtişamının anlaşılmasına yeterli olur. Özellikle Aphrodisias’ın antik heykeltıraş okulunun çalışmaları bu sanatın gelişme seviyelerini gösterir.
Müze girişinden sonra hemen sağa dönülerek gezilmektedir. Satış reyonunun karşısındaki duvarda yer alan tondo büstler bazı ünlü antik filozof ve devlet adamlarına aittir.
Bundan sonraki salonda imparator heykelleri, portre heykeller, portre büstler ve mevsimleri betimleyen figürlerin yer aldığı özgün bir lahit yer almaktadır.
Koridorda sergilenen kabartmalar kentin ikinci kurucusu Zoilos’un anıt mezarına aittir ve ikinci klasik çağda denilen Avgustus dönemine tarihlenmektedir.
Melpomene salonunda, giyimli devlet adamları, tragedya perisi Melpomene ve Apollon’a ait heykeller sergilenmektedir.
Boksör ve oturan sanatçılara ait heykellerin sergilendiği salon Odeon salonu olarak adlandırılmıştır. Diğer seksiyona geçmeden köşede bitmemiş heykeller sergilenmektedir. Heykel yapım teknikleri ve evreleri hakkında fikir vermesi bakımından dünya çapında bir koleksiyondur. Yakın çevredeki ve Aphrodisias’dan bulunmuş olan prehistorik malzemenin sergilendiği vitrinler önceki duvar vitrinlerinde sikke ve öyküsü yer almaktadır.
Truva savaşının trajik bir öyküsünden esinlenerek yapılan Achilleus ve Pentasilia heykelinin ismini verdiği salonda Diskoforos, genç Herakes ve Dionisos’u taşıyan Satir Heykelleri vardır. Bundan sonraki salonun ortasında kentin ana tanrıçası Aphrodithe’nin kült heykeli yer alır. Heykelin hemen arkasında Aphrodithe Tapınağının baş rahibi Diogenes ve hemen sağda da karısı Clodia Antonya Tatiana’nın heykeli yer alır. Soldaki iki heykel İmparator Constantin devrindeki rahip heykelleridir. Soldaki dev heykel kent halkını temsil eden Demos’dur.
Müzeden çıkmadan önce hemen solda Aphrodisias kentinin ortaya çıkmasını sağlayan Arkeolog Prof. Dr. Kenan T. Erim‘in bronz büstüne merhaba demeyi unutmayın.